Küçüklüğünden beri hayvanlarla yaşamış, köpeklerle iç içe büyümüş genç sanatçı Alara Eriç köpekleri Şila ve Romeo’yu ilk defa kalbimdekipatiler.com okuyucuları için anlattı. Kuş, köpek, hamster, kaplumbağa… Onun için ne olduğunun önemi yok. Aileden gelen bu koca sevgi sayesinde tüm hayvanlara kalbini açmış gerçek bir hayvansever kendisi… İşte o çok keyifli geçen Alara Eriç ve köpekleri hakkındaki röportajımız:
Kalbinizi çalan hayvanlarla başlayalım…
Hangi birinden başlasak bilemiyorum. Bizim evden hiçbir zaman hayvan eksik olmadı. Kuş, köpek, balık, hamster, kaplumbağa… Ve hiçbirini biz terk etmedik. Onlar yaşlandı ve bizi bırakıp gittiler. Kedimiz olmadı ama bulduğum kedileri anneanneme verirdim onunla yaşarlardı. Hala da öyle. Onları tek tek anlatmaya zaman yetmez. Kalbimdeki yerleri ayrı, Şila ve Romeo’nun da…
Peki Şila ve Romeo nasıl girdi hayatınıza? Biraz onlardan bahsedebilir misiniz?
Şila şu an 10 yaşında. Senelerdir bizimle. Ben daha çocukken katıldı ailemize. İlk tanıştığımızda biraz agresif bir köpekti. Hatta yaşlanana kadar bu huyu böyle devam etti. Çok hareketli, sevgi dolu, çevik, güçlü bir köpek. Sevgiye, ilgiye bayılır. Yemeğini ve suyunu paylaşmayı hiç sevmez. Başka bir köpek kaplarına yaklaşsın hemen bambaşka bir Şila olur 🙂 Romeo ise, karantinanın başlarında hayatımıza girdi. Londra’ya okul için gideceğim zaman katıldı ailemize. Yurtdışına giderken benimle gelebilecek bir yoldaşa sahip olmak tarifsiz bir duygu. Tam bir dost. Bilmediğin bir yere giderken yanında olan bir dost… Şila yaşlandığı için artık eskisi gibi gezmeyi sevmiyor ama Romeo öyle değil, tam tersi! Evde bırakamıyorum, her yere benimle geliyor. Gezmeyi çok seviyor. İki köpek, iki farklı karakter, ikisi de muhteşem. Romeo evde bile peşimi bırakmıyor. Aşırı hiperaktif, çok cana yakın. Çok sırnaşık. Köpek kreşlerine gittiği zaman kendini ilk gösteren o oluyor. Dikkat çekmeyi çok seviyor ve çok ama çok havlıyor :). Hatta bu konuda baya zorlandık ama çok güzel bir eğitim sürecinden geçtik. Romeo biraz kıskanç bir köpek, başka köpeklerin yanındayken onları sevmeme tahammül edemiyor ama onun dışında çok sakindir. Hatta başka köpeklerle çok iyi anlaşıyor, tam bir eğlence köpeği.
Şila da çok hiperaktifti, ama artık yaşından dolayı biraz yavaşladı, sakinledi. Eskiden katıldığı yarışmalarda tazıları geçerdi, o kadar hızlı ve çevik bir köpekti. Şimdi yeni yeni başlayan sağlık problemleri, yaşlılık derken daha sakin bir hayat yaşıyor, tabii eskiye göre! 🙂
Alara Eriç: Üç kelime ile Romeo vokal, yakışıklı, mobil-Üç kelime ile Şila, ağırbaşlı, akıllı, asil
Bir hayvan sahibi olmanın güzellikleri ve zorlukları size neler?
Hayvan sahibi olmanın güzellikleri saymakla bitmez. Onlar can dostumuz. Her şeyi ama her şeyi anlıyorlar. Gözlerimizden anlıyorlar hatta diyebilirim. Bazen “Bizim köpekler kesin konuşacaklar” diyorum. Çok güzel bir şey hayvanlarla yaşamak. Bence bir çocuğun hayatında tüylü dostu daha küçükken olmalı. Daha sonra bir kedi ya da köpek sahibi olunca bazı insanlar adapte olmakta zorlanıyor. Ben bebekliğimden beri hayvanlarla iç içeyim. Onların yokluğunda ev bomboş geliyor. Etrafta müthiş bir sessizlik oluyor. Zorlukları ise aslında köpek bakmak zor değil ama onların bir evlat olduğunu unutmamak lazım. Onların da ihtiyaçları var. İlgilenmek, sevmek, beslemek ve hiç terk etmemek lazım. Şila da Romeo da çok farklı karaktere sahip. İki köpek bakmak tabii ki tek köpek bakmaktan biraz daha zor. Ama imkansız değil. Çok keyifli. Zaman zaman zorlandığımız anlar oluyor tabii. Sevgilerini paylaşmak istemiyorlar. İkisi de aynı anda oynamak isteyince işler karışıyor 🙂 Ama onların varlığı her şeye değer. Onlarsız bir hayat düşünemiyorum. Zaman zaman köpek kreşlerine bırakıyorum sosyalleşmeleri için o an bile üzüldüğüm oluyor 🙂
Peki aileye bir kedi gelir mi?
Aslında kedi sahiplenmeyi de çok istiyorum. Bizim bir kedimiz vardı; Çoço. Çok zor bir durumdaydı onu bulduğumda 7-8 yaşındaydım, annemden habersiz eve getirdim. Evde çatışma çıktı Şila ile, asla olmadı hiç anlaşamadılar. Ondan vazgeçmedik tabii ki, anneannemlere verdik. Şimdi Bodrum’un keyfini çıkarıyor. Sabah akşam sahilde geziyor. Mutluluğuna diyecek yok, o zaman bu zamandır bizimle. Anneanneme her gittiğimde onunlayım. Fakat şu an hem Şila hem de Romeo yeni bir arkadaşı daha kabul edebilecek durumda değiller. İkisi de oldukça kıskanç. Onları üzecek strese sokacak bir davranışta bulunmak istemiyoruz.
Aslında kedi sahiplenmeyi de çok istiyorum. Bizim bir kedimiz vardı; Çoço. Çok zor bir durumdaydı onu bulduğumda 7-8 yaşındaydım, annemden habersiz eve getirdim. Evde çatışma çıktı Şila ile, asla olmadı hiç anlaşamadılar. Ondan vazgeçmedik tabii ki, anneannemlere verdik. Şimdi Bodrum’un keyfini çıkarıyor. Sabah akşam sahilde geziyor. Mutluluğuna diyecek yok, o zaman bu zamandır bizimle. Anneanneme her gittiğimde onunlayım. Fakat şu an hem Şila hem de Romeo yeni bir arkadaşı daha kabul edebilecek durumda değiller. İkisi de oldukça kıskanç. Onları üzecek strese sokacak bir davranışta bulunmak istemiyoruz.
Alara Eriç diyor ki!
Dünya sadece kendi evimizdeki hayvanlarımızdan ibaret değil. Sokakta, ormanda yaşam savaşı seven birçok can var. Biz her sabah düzenli olarak sokak hayvanlarını besliyoruz, hasta gördüğümüzde tedavi ettiririz. Bununla da kalmıyoruz, ormanlardaki hayvanlara, besleme gruplarına destek oluyoruz. Beslemelere katılıyoruz katılamazsak mama gönderiyoruz. Hayvan deyip geçmemek lazım. Onların da bir canı olduğunu ve yaşam hakkı olduğunu unutmamak lazım. Eğer bir hayvan sahiplenmeyi düşünüyorsanız öncelikle bunun büyük bir sorumluluk olduğunu bilmelisiniz. Sadece mama ve su vermek, tuvalete çıkarmak yetmez. Enerjilerini atmalarına, sosyalleşmelerine ve en en en önemlisi sevilmelerine, terk edilmemelerine ihtiyaçları var. Sorumluluğu büyük iş. Yaşlandıklarında, hastalandıklarında ömür boyu yanlarında olmanız gerekiyor. Onları terk etmeyecekseniz bir evlat edinin…