İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji ardından Işık Üniversitesi Klinik Psikoloji yüksek lisanstan mezun olan, lisans eğitimi süresince aldığı oyunculuk eğitimleri ile sahneye olan aşkını canlı tutan Sıla Korkmaz “Ailem bir meslek edinmemi çok istedi, ben de mesleğimi edindim şimdi mesleğim cebimde oyunculuk yapıyorum.” diyerek oyunculuğa olan tutkusunu dile getiriyor. Genç, başarılı güzel oyuncu Korkmaz hayvan dostlarımız için sorduğumuz soruların cevabını ise, “Sokakta yerde yatan bir köpekle kucaklaşmayı, çamurlu patileriyle bir kedinin cafede üstüme oturmasını çok seviyorum. Çocukken niyet tavşanlarına dayanamadığım için dolandırıldığım çok oldu” şeklinde özetliyor ve kalbini çalan tüylü dostlarını, minik kedisi Behlül’ü, ilk kedisi Paşa’yı Kalbimdeki Patiler okuyucuları için anlatıyor:

Behlül
Genç yaşınıza rağmen hayvan sevginiz oldukça fazla. Bu güzel sevginin hikayesiyle başlayalım. Nereden geliyor bu sevgi?

Aileden gelen bir sevgi diyebiliriz. Annem de babam da hayvanseverlerdir, ilk kedilerini sahiplendiklerinde henüz nişanlılarmış. Benim sevgim ise, 1 yaşımda bir köpek tarafından kurtarılmam başlıyor aslında. Misafirliğe gittiğimiz bir evde emekleyerek merdivenlere doğru giderken önüme geçen bir Alman Çoban Köpeği havlayarak beni merdivenden uzaklaştırmış. Bir nevi annemi çağıran ve beni kurtaran köpek hâlâ annemin en çok anlattığı hikayelerden biridir. 

Behlül ile nasıl tanıştınız peki?

Behlül, aslında ailemizin üçüncü kedisi. İlk kedimiz Zeytin’i 1 yaşında kaybettik. Sonra Paşa’mızı sahiplendik. 13 yaşındaki oğlumuz Paşa’yı da geçtiğimiz Ocak ayında kaybettik. Şahsına münhasır bir kediydi. Yalnızca kendisi sevilmek istediğinde gelir, hoşlanmadığı insanlara zor anlar yaşatırdı. Eve gelen ustaları korkutup kaçırdığı bile olmuştur. Paşa eve geldiğinde ben ortaokuldaydım. Beraber büyüdük. Bütün aile için çok kıymetli ve yeri dolmayacak bir kedi…

Paşa ve Sıla Korkmaz

Behlül ile hikayemiz ise Paşa’yı kaybettikten sonra, çok üzgün olduğumuz bir dönemde başladı. Ben ve annem evde hayvan olmayınca boşluk hissedenlerdeniz. Evde dolaşan dört ayaklı bir şey olmayınca o ev bana çok ıssız ve yalnız geliyor. Behlül, cins bir kedi, satılmak için çiftleştirilmiş cins bir anne babadan fakat ihmal edilmiş bir hayvan. Tüm yavrular ve anne-babayla beraber yaklaşık 8 kedi küçük bir odada tutulmuşlar. Gördüğümüz an yakışıklılığına vurulduk. Bu hikayeyi öğrendik ve onu sahiplenmek istedik. Çok korkaktı, bize geldiğinde cilt hastalıkları ve kötü beslenmeye bağlı yaraları vardı. 1 yaşında olmasına rağmen büyümemişti ve oldukça zayıftı. İlk 15 gün her gece yatağımın altına girdi, ranza gibi altlı üstlü uyuduk. Halen daha tekrarlayan bazı cilt hastalıkları oluyor. Cins olmasına bağlı olarak da fazla hassas bir yapısı var. Bazen korkup kaçıyor. Adı da korkak ve çekingen yapısı, mavi gözleri sebebiyle Behlül. 

Nasıl bir karakteri var peki? Çok küçük yaşta olmasına rağmen büyük travmalar yaşamış…

Behlül bence en küçük kardeş olması sebebiyle zor zamanlar geçirmiş, halen mamalarını kaçırır ağzında taşır ve uzakta yer. Oyuncaklarını köpek gibi ağzında taşıyıp saklamaya çalışıyor. Dediğiniz gibi büyük travmaları var. Fakat tüylü ve sesli oyuncakları çok seviyor. Evde birisi bir odadan diğerine geçerken kuyruk gibi peşine takılır. Meraklı ve sevecen. Eve geldiğimizde yatağa atlayıp göbeğini sevdirir. Başka hayvanlarla hiç karşılaşmadı ama kuşlara çok meraklı. Balkonda kuşları izlemeye bayılır. Miyavlamayı beceremiyor, kendine has bir stili var. Yalnızca kuş gibi mik-mik diye ses çıkarıyor, en çok güldüğüm şeylerden biri. 

Üç kelimeyle Behlül deyince ilk aklınıza neler gelir?

Yaygaracı, kararsız ve bodur. 

Bir kedi sahibi olmanın güzellikleri ve zorlukları nelerdir?

Kediler köpeklere oranla daha başlarına buyruk ve daha bağımsız hayvanlar. Kedi sahibi olmak yoğun olarak çalıştığım dönemde daha “kolay” diyebilirim. Behlül’e vakit ayıramasam da ailemle yaşadığım için gözüm arkada kalmıyor. Ama her hayvan mutlaka sorumluluk istiyor. Yalnızca ihtiyaçlarını karşılamaktan öte onlara vakit ayırmak ve ilgi gösterebilmek çok önemli. Önceki kedimiz Paşa, yalnız çok mutluydu. Pandemide eve kapandığımızda hepimizin evde olmasına bir süre alışamadı 🙂 Behlül hem küçük olması hem de yeni yeni alışıyor olması sebebiyle bize daha bağlı ve bağımlı. Çok yaygaracı. Bazı geceler bebek gibi uykumuzdan uyandırıp oyun istiyor. Bir canlıdan sorumlu olmak tabii bazı anlarda zor, ama bu sevgiye değer. Ben sokakta kedi köpek görünce selam verenlerdenim. Bir ortamda kedi ya da köpek varsa, benim için oranın yıldızı o oluyor. Anında kucaklamak istiyorum, hayvan görünce çocuk gibi oluyorum. 

Hayvan sahiplenmenin önemi hakkında neler söylemek istersiniz?

Behlül, cins bir kedi olması sebebiyle çok talep görebilecek, her görenin aşık olduğu bir kedi belki. Fotoğraflardan çok güzel görünüyor, çok tatlı bulunuyor herkes yavrularını sahiplenmek istiyor. Ama O en temelde bir canlı. Bize geldiğinden beri cilt hastalıklarıyla baş ediyor. İlk geldiğinde bazı geceler bizi uyutmayacak kadar çok bağırdı ve ağladı. Ne kadar güzel görünse de hayvanlar birer canlı, süs değil. Hayvanların görünüşüne, sevimliliğine kapılarak değil onlarla paylaşacağınız hayatı öngörerek sahiplenmek gerektiğini düşünüyorum. Ailemle yaşadığım için benim gözüm arkada değil, ama evde yalnız olsaydı yoğun tempoda aklımda ilk “acaba şimdi evde n’apıyor” olurdu. Fakat şunu da söylemek isterim ki, herkes mutlaka hayvan sahibi olmayı bir kez deneyimlemeli. Dünyanın en güzel dostluğu bana göre. Ama önce her ihtimali düşünmelerini öneririm, evlattan farksız. Hastalanabilir, başına bir şey gelebilir maddi ve manevi olarak ona mesai harcayabilecek yeterlilikte olmalı insan. Mesele yalnızca barınma ve karnını doyurma değil, gerçekten o canlıya aile olabilmek gerek. Son olarak, evinde bir canlıya yer ayıramayanlara da hayatını sokak hayvanlarına adayan insanlara destek olmayı tavsiye ederim. Hayatı, şartları veya maddi gücü elverişli olmayabilir herkesin. Ama sizin için ufacık bir meblağ sokak hayvanlarına yardım eden kuruluşlara destek olarak gittiğinde sokaktan bir canın yaşamasına katkı olabilirsiniz. Mama kumbaraları yoluyla, para göndermeden doğrudan mama satın alarak sokak hayvanlarına destek olan insanlara katkı sağlayabilirsiniz. 

2007-2012 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nde eğitim gören Yağmur Ağcaoğlu, Bobby ve Yosun adında iki köpek ve Bıdık adında kör kedi sahibidir. Mezun olduktan sonra hayvan sağlığı dergilerinde Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yaptıktan sonra Kalbimdeki Patiler sitesini kuran Ağcaoğlu, yaptığı sosyal sorumluluk projeleri ile dikkat çekmektedir. Ayrıca çocuklar için hazırlanmış ilk Köpek Irkları-1 çocuk kitabını çıkarmıştır.