Birçok dizi ve filmde gördüğümüz ünlü oyuncu Ayça İnci, hayvanlara olan düşkünlüğünü, kedileriyle tanışma hikayesini ve bir canı sokaktan kurtarmanın insanın kalbine, ruhuna ne kadar iyi geldiğini Kalbimdeki Patiler okuyucuları için anlattı. Kuzguncuk’ta yeşil ile mavinin buluştuğu huzur dolu bir evde, iki kediyle yaşayan Ayça İnci’nin hayvan sevgisiyle başlayalım…
Hayvan sevgisi çocukluğumdan beri sahip olduğum bir duygu. Hayvanları gerçekten çok seviyorum. Küçükken, hiç düşünmeden, sokakta bulduğum her kediyi eve getirirdim annem de istemezdi 🙂 Bütün hayvanlara karşı bir düşkünlüğüm var ama özellikle kedileri çok seviyorum. Bu yüzden minik evimi iki kediyle paylaşıyorum. Ki ikisi de sokak kedisi! Sokakta bulduğum kedileri sahiplenmeyi, bir canlıyı kurtarmayı seviyorum. Sonuçta hepsi kedi, ırkı, cinsi ne fark eder ki? Petshoplardan hayvan alımına, ırk seçimine de çok karşıyım. Benim daha önce İran ve Siyam kedilerim vardı fakat kesinlikle ben gidip almadım. Bana hediye gelmişlerdi. (Gerçi hayvanların hediye olarak görülmesine de karşıyım ama satın alınmamışlarsa, hediye alınan kişinin bakacağı kesinse bir derece normal bulunabilir.) Yani seçme şansım olsa yine tercihimi sokak kedilerinden yana kullanırdım. Sokak kedisi sahiplenmenin güzelliğini ancak sahiplenen dostlar anlar!
Tanışma hikayelerimiz beni hep güldürür…
Şiva ile tanışmamız bir kış mevsiminde oldu. Şubat ayıydı, acayip kar yağıyordu. Çok soğuktu hava. Ben de kar havası almak için sahile iniyordum. Tam o sırada biri Ankara biri Van kedisi gördüm, 3-4 tane yavruları vardı. Birbirlerine sokulmuşlar ve üşüyorlardı. Şiva’yı gördüğümde aşık oldum! Kar yağmış, bembeyaz ve masmavi gözlerle bana bakıyordu. Zorla aldım. En azından bir tanesini kurtarayım dedim. Diğerleri yaklaşık 5-6 aylıktı. Bazılarının gözleri iltihap kapmıştı. Şiva’yı sahiplendim ama diğerlerinin de tedavilerini yaptırdım. Hepsine yuva olamadım belki ama sağlıklı kalmaları için elimden geleni yaptım. Zorla evime aldığım Şiva şimdi camlar açık olsa dahi kaçmaz, gitmez, beni terk etmez. Çok farklı bir ilişkimiz var. Onu bulduğum ve sahiplendiğim için çok şanslıyım.
Misket’le ise çok enteresan bir tanışma hikayemiz var: İki iki buçuk ay önce Kuzguncuk’taki meze dükkanımın önünde arkadaşlarla oturup çay içiyorduk. Kedi ve köpeklerin arasından bir şey bana fırlayarak, paltomun içine girdi. Şaka gibi bir andı benim için. Şiva’yı ben kaçırmıştım ama Misket kendisi geldi 🙂 Çok fazla kulağını kaşıdığını fark ettiğimde genel sağlık kontrollerini de yaptırdım. Tam aşılarına başlayacaktık ki hastalandı. Bir anda… Çok obur, çok oyuncu, çok yaramaz kedi bir anda halsizleşti… Susuz kaldı, aç kaldı, arka ayaklarına felç indi. Sonra veteriner hekimimiz sayesinde bu üzücü durumu atlattık. Çok şükür Misket şu anda gerçekten çok iyi ki oğlum daha da iyi olacak.
Şiva Misket’i çook kıskanıyor!
Şiva aslında çok mülayim ve prenses bir kedi. Beni bile tırmaladığı oluyor. Kesinlikle kendisini sevdirmez. Eğer o isterse onu sevebilirsiniz! Tam bir kedi! Ama Misket geldiğinde içinde kurt olduğunu fark ettim 🙂 Köpek gibi uluduğu zamanlar oluyor. Nereden geldi şimdi bu? ifadesiyle bakıyor zaman zaman. Beni ve evi çok benimsediğini Misket geldiğinde anladım. Misket ise Şiva’nın hiç farkında değil. Yani tavrının farkında değil. Şiva ona vuruyormuş gibi yaptığında Misket hiçbir şey yapmıyor. Aksine oyun oynamaya çalışıyor. Zaten Misket’in hasta olduğu dönemde Şiva hiç ona agresif davranmadı. O kadar hassastı ki normalde tıslayacağı durumlarda bile kafasını çevirip geçti.
Bu zamana kadar sahiplendiğim tüm hayvanlardan yana çok şanslıydım. Hepsi bana insan olmayı öğretti.
Aynı evde iki kediyle yaşamak; garip!
İlk defa iki kediyle aynı evde yaşadığım için garip bir duygu diyebilirim. Sürekli onları takip etmek zorunda kalıyorum. Ayrı odalarda uyutuyorum. Şiva çok kıskanç, Misket çok umursamaz 🙂 Şiva Misket’i tam olarak kabullenene kadar da sanırım sürekli takipte kalacağım. Artık kendi odamı da kapatıp uyuyorum. İkinizde benimle uyumuyorsunuz, kavga etmeyin demeye ve herkesin kendi alanı olduğunu öğretmeye çalışıyorum. Ama şanslıyım ki Şiva beni çok iyi anlıyor. Anlayışlı davranıyor. Belki de bu zamana kadar sahip olduğum hayvanlar konusunda hep şanslıydım. Bu yüzden benim için hayvan sevgisi her zaman aşk olarak kalacak; tarifsiz, çok farklı ve değişilmez.
Ayça İnci diyor ki…
Aynı dili konuşmadığın, iletişim kurduğun tek dilin sevgi olduğu canlılara kalbinizi açın. Petshoplardan hayvan satın almak yerine barınaklara gidin. Nedense insanlar ırk seçimine gidiyor ve ben o insanlara da diyorum ki; ırk arıyorsanız da barınağa gidin, ormana gidin! İnanın, barınaklarda, ormanlarda terk edilmiş bir sürü ırk var. Hem de hepsi çok özel. Bilmem kaç lira para verip alınan ırklar bile barınaklarda var. Ki her şeyden güzeli barınaktan sahiplendiğiniz bir köpeğin size nasıl sarıldığına inanamayacak olmanız!
Fotoğraflar: Navit Seyddashti