Bizim için hayvan sevgisi insan olmanın en yüce halidir. Babaannem ve dedemden bize miras kalan bu sevgi hayat boyu patili evlatları hiç eksik etmedi evimizden. Bahçeli bir evde oturuyor olmamıza rağmen hepsi kucaklarımızda büyüdü, yastıklarımızda yattı, soframıza oturdu. 6 Ekim 2012’de doğdu Midas. İsmi daha o hayatıma girmeden belliydi. Lokum gibi bir çocuktu. İnsanın ne yapacağını şaşıracağı kadar güzeldi. Bebekliği kolay geçti diyemem ama o, sevgisi ve bebekliğinden bu yana kendine özgü huyları ile bütün zorlukları unutturdu bize. Irkının gereği denize aşık bir çocuk Midas. Enerjisi hiç bitmeyen ve hep çok heyecanlı bir Labrador. Haliyle ben de hayatımdaki her şeyi onun mutluluğuna göre düzenledim. Sahilde oturuyoruz, günde en az 3 kere uzun yürüyüşler yapıyor, yaz kış demeden denize giriyoruz. Evde ise çok uyumlu ve anlayışlı davranıyor bana karşı. Kalbinin kocaman olduğunu eve aldığım 3 günlük civcivleri her seferinde öperek ve onlara hiç zarar vermeyerek gösterdi bana bir kere daha. Oğlumla birlikte baktık, büyüttük onları. Midas 5 yaşına girecek. Birlikte büyüdük diyebilirim. Oğlumun bana öğrettiği en değerli şey; sevince her şeyin kolay olduğudur. Ritmi hiç eksilmeyen, kalbimi sevgisiyle hep sıcak tutan, bir an bile yalnız hissettirmeyen harika bir çocuğun annesi olmak dünyadaki her şeye bedel.