Genç yaşta yolu tiyatro ile karşılaşan ve genç yaşına başarılı oyunculuklar katan Yüsra Geyik, Kalbimdeki Patiler okuyucuları için kamera karşısına geçti. Sahiplenmenin önemini vurgulayan, sadece kediyi köpeği değil tüm hayvanları, doğayı savunan güzel oyuncu bakın minik köpeği Bobo’yu nasıl anlattı.
Hayvan sevgisi sizin için ne ifade ediyor…
Canlı… Yaradılanı yaradandan ötürü! Hayvan sevgisi diye harici bir sevgi durumundan bahsediyormuşuz gibi bile yapamayacağım. Sevgi varsa hepsi vardır. Sevgisizlik de varsa her şeye karşı vardır. “Hayvan sevmeyen insan sevemez” diye bir söz var ya, onu “Canlıyı sevmeyen hiçbir şeyi sevemez” olarak değiştirmek istiyorum.
Ah! Ne doluymuşum 🙂 Ama birkaç şey daha söylemek isterim. Mesela çiçeklerine kedi gelmesin diye “kedi-köpek uzaklaştırıcı” maddeler kullananlar var. Bunun mantığı nedir? (Bu ara bu konudan dolayı çok canım yandı. Söylemezsem olmaz!)
Hayvanları hasta ediyor o “uzaklaştırıcılar” Bu nasıl yapılır? Sen çiçek seven, kediye köpeğe bu düşmanlık niye? Madem sevebiliyorsun çiçeği, hayvana zulüm neden? İşte bu sevmek değil! Sen kendi çevreni güzelleştirsin diye bakıyorsun. Çiçeğin hayatı da umrunda değil. Bir tarafı korumaya çalışırken bir tarafa zarar vermek… Benim mantığım almıyor bu durumu.
Bobo ile başlayalım… İlk köpeğiniz mi?
Bobo, aslında bizim eve gelen ikinci köpek. Bobo’dan önce bir Rottweiler geldi evimize. Yavrum çok ağlıyordu bir tek onu hatırlıyorum. Çok kalamadı bizde. O zaman küçücük bir canı nedense sığdıramamışız. Başka güzel sahipleri oldu. Sonra Bobo…
Çuçu, küçüklerin efendisi 🙂 Eğer isterse her şeyi sever. İstemezse de en sevdiği şeyden bile uzak durur. Huysuz bir köpek sayılabilir aslında, gizli yaramazlardan. Çok şımarık bir köpek çünkü evimizin en değerlisi. Gayet de bu durumun farkında. Kullanmasını da iyi biliyor. Mesela her gün masaj yaparım Bobo’ya. Jöle kıvamına gelene kadar 🙂 Bunu gerçekten çok sever. Oldukça ilginçtir ki arabaya binip bir yere gitmeyi seviyor. Tüm aile dışarıya çıktığımızda çok mutlu oluyor. Misafiri çok seviyor. Ve tabi ki yemek yemeyi 🙂 Ama bizim tatlı Bobo çocukları pek sevmiyor. Nedenini bilemiyorum. Sevdiklerine sarılınmasından hoşlanmaz. Annem ve babamın aynı anda evden çıkmasından da hiç hoşlanmaz. Birinden biri mutlaka kalmalı.
Güzellik=Hayvan sahibi olmak
Köpek sahibi olmanın milyon zorluğundan bir tanesi bile umrunuzda olmuyor köpeğinizle bir kere bakıştığınızda! Sevgiyi daha iyi öğrenebileceğiniz ne bir profesör bulabilirsiniz, ne de bir kitap. Ama alt metin olarak şunu söylemek gerekir ki; günde en az 2 kere dışarıya çıkarmalısınız. Ve “ONU” gezdirmelisiniz kendinizi değil 🙂 Bolca zaman ayırmalısınız. Düzenli masajlar yapmalı, öpmeli, koklamalısınız. Beslenmesine kendinizden 10 katı daha fazla dikkat etmelisiniz. Bizimki gibi obez olmasın! Her hareketini dikkatli izlemelisiniz. Onlar konuşamıyor çünkü bakışlarıyla anlatıyorlar. Yani onları duymayı öğrenmelisiniz. Bobo Pug ırkında bir köpek, o yüzden boğazına ırk özelliğinde olduğu gibi oldukça düşkün. Fazlaca horlayan, gaz çıkaran bir köpek. Tüm dikkatiyle televizyon izleyen, söz dinleyen, bakışıyla karşısındaki herkese her istediğini anlatabilen, kısa tüylü, uysal ve sakin bir köpek. Belirli dönemler dışında aşırı bir tüy problemi yoktur. Oburluğu başa tatlı bir dert 🙂 Her hayvan gibi o da ona zarar vermeyen hiçbir şeye zarar vermez. Oyuncudur. Çok güzel oyunlar oynar. Bir oyuncak şart değil. Ellerinizle yaptığınız birkaç hareketle bile hemen oyuna başlar. Her biri gibi o da sevgiden ötesini bilmez. Sevmek, sevilmek için varolmuştur.
Günümüzde veteriner hizmetleri hakkında neler söylemek istersiniz?
Aslında bu konuda fikir üretebilecek kadar çok veteriner hekimle iletişime geçmedim. Bobo’nun doğduğundan beri 3-4 veteriner hekimi olmamıştır. Son 5 yıldır tek bir doktoru var. Ailem çok güveniyor. Umarım bizi yanıltmaz. Bu konu, hekimlik hassas bir konu. Suistimal edilmeye açık bir durum. Herkese göre bir şey değil veteriner hekim olmak… Her meslekte olduğu gibi bu meslekte de görevini başka amaçları ön plana koyarak icra edenler vardır mutlaka. Bizden uzak…
Yüsra Geyik diyor ki!
Hayvan satın almayın. SAHİPLENİN… Sahiplenin çünkü insan olarak evrimimizi ancak bir hayvana bakarak tamamlayabiliriz. İzin verin bize yardımcı olsunlar. Sahiplenin ki size dünyanın aslında ne kadar da güzel bir yer olduğunu hatırlatsınlar. Bir de; herkes elinden geldiğince sokağındaki, mahallesindeki hayvanlara baksın. Hiçbir şey yapamıyorsa başını okşasın. Bir kap su koysun. Yiyecek bir şeyler versin. Sev yahu! Sev…
Fotoğraflar: Navit Seyddashti