Hiç unutmuyorum o günü; 10 Ocak 2011 saat 19.00 suları…
Bakırköy’de çok bilinen bir AVM’de erkek arkadaşımı bekliyordum…
O kadar güzeldi ki Avm’nin içi, hala yılbaşı etkileri sürüyordu, ışıklar, süsler çok büyüleyiciydi. Beklerken de oyalanayım dedim, arabayı otoparka park ettim -2. kata Avm girişine doğru yürürken Pet Shop’un önünden geçtim ve kafamı kaldırdığım an Noel ile göz göze geldim. O kadar minik, o kadar güzeldi ki gözlerimi ondan alamadım ve camekanın arkasından biraz sevdim. Çok ufak olduğu için sevdirmiyorlardı Pet Shop çalışanları. İç çekerek yukarıya doğru çıkmaya başladım, hayvanların bir kafes içerisinde hapsedilmesini, satılmasını kesinlikle doğru bulmuyordum ve kafamı dağıtmak için dolanmaya başladım. Fakat Noel bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Üniversite okumak için Edirne’den İstanbul’a geldiğim için ailemi çok özlüyor hafta sonları sürekli Edirne’ye gitmeye çalışıyordum, tabii bu da çok yorucu oluyordu benim için.
Tek başıma evde olmak da çok sıkıcıydı. Hayvanları çocukluğumdan beri severdim ama hiçbir zaman köpeğim olmasını düşünmemiştim. O an aklımdan o kadar çok şey geçiriyordum ki aklımdan onu çıkarmak için ama ne yapsam olmadı ve bir türlü o minik hali gözümün önünden gitmedi. Erkek arkadaşım çocukluğundan beri birçok köpek, kedi beslemiş evinde. Bizim ise sadece evimizde 2 tane muhabbet kuşumuz vardı. Köpek bakma konusunda hiç tecrübem yoktu. O kadar küçüktü ki ona bakamam diye korkuyordum. Erkek arkadaşıma güvendim, o bana öğretir, yardım eder diye bir anlık deli cesareti geldi ve erkek arkadaşım gelir gelmez doğru Pet Shop’a götürdüm. O zaten dünden razıydı bir köpeğe daha bakmaya, ben de içten içe o gördüğüm minicik, bembeyaz zor yürüyen bebeği öyle istiyordum ki tarif edemem duygularımı.
Saat 21:00 civarları oldu, ilk defa bir köpeğim olacağı için o kadar heyecanlıydım ki bir an önce onu alıp eve gitmek istiyordum. Bir köpeğim olursa ismini ne koyarım, hangi cins alırım diye düşünmedim ve zaten öyle arayış içinde olanlara da pek sıcak bakmamıştım. Nasıl bir insan kız, erkek diye ayrım yapamıyorsa cins ya da cins değil diyerek ötekileştirmeye de karşıyım.
İsmini hiç düşünmedim ve yılbaşı ertesi olduğu için ve kartopu gibi bir tip olduğu için ismini “Noel” koydum. İlk defa kucağıma aldığımda, avuçlarımın arasında uyuyordu. O kadar minicikti…
Ve mutlu son!
Noel’i aldım, her ne kadar Pet shoplardan hayvan alınmasına karşı olsam da ilk görüşte aşka yenik düştüm ve onu aldım. Bir yandan onu oradan kurtardığım için çok mutluydum. Fakat bir köpek bakmaya o kadar hazırlıksızdım ki nasıl mama verilmesi gerektiğini bile bilmiyordum. Eve geldik, baş başaydık… Bir yandan içime sokarcasına sevmek istiyor, diğer yandan da erkek arkadaşımın söyledikleri geliyordu aklıma “ağladığı zaman sevmek yok” , “Yalnız bırak, yalnız kalmaya alışsın okula gidip geliyorsun” gibi…
Nasıl olacak, bakabilecek miyim derken üzerinden 5.5 sene geçti.
Hayatımda yaptığım hiçbir şeyden pişman olmadım bu yaşıma kadar, ama iyi ki’lerim keşkeklerimden hep daha fazlaydı.
Noel! Belki de kendim için yaptığım “iyi ki”lerin en başına geliyor!