Farklı şehirlerde çokça insana ve hayvana değen hayatına renk katan eserleriyle tanıdığımız Banu Güç, yaşamın her anının değerli olduğunu, var olan tüm canlıların yaşam hakkı olduğunu daha çocuk yaşta fark eden bir hayvansever. Gazi Üniversitesi Uygulamalı Sanatlar Seramik Öğretmenliği ve MKÜ Resim Öğretmenliği’ni kazanan Güç, yaptığı hayvan portreli sulu boyalar ile sosyal medya da hayvanseverlerin kalbini çalmış bir sanatçı…
İşimi aşkla yapıyorum
İnsanlardan daha farklı olmak, farklı düşünmek, beni güzel sanatlara ve özel eğitime yöneltti. Ailemle birlikte çok farklı şehirlerde yaşama şansımız oldu. Fakat küçük şehirlerdeki imkansızlıklar dolayısıyla hedefime geç ulaştım. Hayalim her zaman resim yapabilmekti. Pes etmedim ve sonunda hayal ettiğim yere geldim. Gazi Üniversitesi Uygulamalı Sanatlar Seramik Öğretmenliği ve MKÜ Resim Öğretmenliği’ni kazandım. Tercihim güzel şehir Ankara’dan yana oldu ve tabii ki halen hayatımı paylaştığım evlatlarımla tanışmam da o döneme denk geldi. Mezun olduktan sonra Özel Eğitim Sınıfları’nda, zihinsel engelli çocuklarımıza sanat dersleri vermeye başladım. Resim kursları açtım ve seramik, resim çalışmalarımı evimde serbest olarak sürdürdüm. Bu işe ruhunuzu en önemlisi kalbinizi kattığınızda her şey bambaşka oluyor.
Hayvanlara yardım etmek önceliğim
Resim ve seramik konusunda ne yapacağıma karar vermeye çalıştığım bir dönemde resmetmekten en çok keyif aldığım, doğanın mucizeleri olan hayvanların resimlerini hobi olarak yapmaya başlamıştım. İlk etapta bu kadar keyifle yaptığım resimleri, herhangi bir kazanç karşılığında resmedebileceğime inancım yoktu fakat birçok insan o resimlere ilgi gösterdi. İlgi her geçen gün artınca evimdeki, sokaktaki ve gördüğüm zor durumdaki tüm hayvanlara yetişebilmek, onları besleyebilmek ve hayvan seven insanları mutlu edebilmek adına resimleri yapmaya devam ettim… Bu sayede bana destek vermek isteyen insanlar, birçok canın beslenmesine ve tedavisine vesile oldu.
Her canlının yaşam hakkı kutsaldır. “Sokak Hayvanı” diye bir şey yoktur. Sokakta yaşayan, yaşamaya çalışan hayvanlar vardır. Biz insanlar, hayvanların yaşam alanlarını ellerinden aldık. Hepimiz onlardan sorumluyuz; hayvanları evcilleştirerek bu sorumluluğun altına girdik. Bu yüzden herkes elinden geldiğince sokaktaki hayvanlara yemek ve su bırakmalı, yaşam alanları oluşturmalı ve onları korumalıdır. Maalesef sokakta yaşayan hayvanlar, dünyayı yalnızca kendine ait zanneden ”insan” tarafından hor görülmekte, yok sayılmakta, daha da kötüsü şiddete uğramaktadır. İnsanların bilinçlenmesi adına çalışmalar yapılmalı ve her hayvanın varlığına saygı duyulmalıdır. İnsan nüfusunun artmasıyla hayvanların yaşam alanlarının daha da daraldığını düşünürsek kısırlaştırma yapmak da onlar için yapabileceğimiz en iyi şeylerden biridir.
“Betty’nin Patisi” projesi ile melek olan birçok can hala yanımızda
Hayatımı paylaştığım ve evladım yerine koyduğum güzeller güzeli kızım Betty, bedenen yanımdan ayrıldıktan sonra, büyük bir yıkım yaşadım… Hayvanları kiraz çiçeklerine benzetirim… Kiraz çiçekleri solmadan dallarından düştükleri için insanlara hem yaşamı hem de ani bir ölümü hatırlatırlar. Betty de bir kiraz çiçeği misali zamansız dalından düşünce, onu hep yanımda hissetmek istedim. Eğer onu unutmazsam var olmaya, yaşamaya devam edecekti ve onun güzel portresinin dövmesini her zaman uyuduğu yere, göğsüme yaptırdım… Sonra bu acıyı yaşayan ya da bir hayvana ‘evlat’ diyen insanların hepsinin dövme yaptıramayacağını; ama yine de onların portrelerini her daim yanlarında taşımak isteyebileceklerini düşündüm… Ve böylece minyatür hayvan portreleri projesini de ”Betty’nin Patisi” adıyla hayata geçirdim.
Minyatür sulu boya portreleriyle kolye, bileklik, anahtarlık, broş gibi takılar yapan Banu Güç gerçekten harikalar yaratıyor. Çizdiği, boyadığı daha doğrusu elinin değdiği her şeyi güzelleştiren Güç bunların yanı sıra seramik ve akrilik çalışmalarına da devam ediyor ve fırınlanabilir hamur ile yapılmış takı çalışmaları ile sanatçı ruhunu ortaya döküyor. Fakat en önemlisi de yaptığı çalışmalar karşılığında evlat edindiği, geçici ailelik yaptığı ve sokaktaki çocukları besliyor. “Belirli bir yer yoktur aç bir karnı doyurmak için. İnsan gönül gözüyle baktığında, karnını doyurabilecek çok aç hayvan bulur… Ve benim de karşıma çıkan her canı beslemek boynumun borcudur. Gücümün yetmediği zamanlar da oluyor, olmuyor değil elbette, o zaman da güzel dostlar ve sevgili veteriner hekimlerimiz yetişiyor imdadımıza.” diyen Banu Güç bakın röportajımızı nasıl bitiriyor:
“Bir can dostu edinmek istiyorsanız lütfen satın almayın, sahiplenin. Hayvanları köleleştiren zihniyete karşı savaşın ve onlara izin vermeyin. Onu sokakta ya da barınakta bulabilirsiniz; çünkü tüm hayvanlar kürkünün altında can olarak eşittir ve bir hayat parayla satın alınamayacak kadar değerlidir. Yaşına, boyuna, posuna, rengine bakmayın; onu ailenize dahil edin ve asla terk etmeyin. Unutmayın, sevginizi verdiğiniz her can sizi kimsenin sevemeyeceği kadar büyük bir aşkla sever ve son nefesine kadar yanınızda olur.”
Eğer siz de Banu Güç’ün eserlerinden bir hatıra olarak almak isterseniz, “Betty’nin Patisi”, “Fırçamda Pati İzleri” sayfasından ya da Instagram’da banuguc_ hesabından kendisine ulaşabilirsiniz. Biz portrelerimizi evimizin baş köşesine koyduk ve İstanbul dışındaki yardıma muhtaç canların da karnını doyurabilmenin mutluluğunu yaşadık.