Eğer hayatınızda engelli bir kedi ya da köpek yoksa, onunla yaşamın ne kadar keyifli olabileceğine dair çok şey kaçırıyorsunuz demektir. Evet, yanlış okumadınız; engelli hayvanlarla hayatın ne kadar keyifli olduğundan bihabersiniz demektir. Ne yazık ki çoğu insan, engelli bir hayvan gördüğünde onunla yaşamın çok zor olacağından dolayı korkar. Halbuki engelleri olan hayvanlar da en az sağlıklılar kadar mutlu, huzurlu yaşamayı hak eder. Ve onlara sunulan iyi koşulların keyfini fazlasıyla çıkarır. Bunun en güzel örneklerinden biri Koca Kafa.

Bahçelerine giren bir köpek tarafından ısırılan ve felçli kalacağı için eski sahibi tarafından uyutulmak istenen Koca Kafa’nın hikayesini yeni sahibi Eren Güder’den dinleyelim. Yüreklere dokunan bu hikayeden sonra belki siz de engelli bir can ile aynı hayatı paylaşırsınız, ne dersiniz?

Eren Güder: Tüm hayvanların özgürce yaşamasını, hayvan endüstrisinin son bulmasını istiyorum.

Öncelikle sizinle başlayalım. Kimdir Eren Güder?

22 yaşında, evde 3 kedi bir köpek ile yaşayan bir hayvanseverim. Ankara Üniversitesi’nde öğrenciyim. Evimi sürekli geçici yuva olduğum canlarla paylaşıyorum. Onlara çocukluğumdan beri aşığım diyebilirim. 19 yaşındayken vejetaryen oldum ve zaman içerisinde vegan olarak hayatıma devam ettim.

Peki Koca Kafa ile nasıl tanıştınız? 

2 yıl önce kliniğe yaralı bir sokak köpeği götürdüğümde Koca Kafa da oradaydı. Tanıştığım gün ötenazi olacakmış. Onunla tanışmamız çok güzel bir tesadüf oldu. Evin bahçesine çıktığında, bahçeye bir köpek geliyor, Koca Kafa’yı omuriliğinden ısırıyor. Sahibi hemen kliniğe götürüyor fakat ameliyat sonrasında felçli kalacağını öğreniyor ve uyutmak istiyor. Şans eseri ben de o gün kliniğe gidiyorum ve Koca Kafa ile karşılaşıyorum. O gün bugündür birlikteyiz.

Kısa sürede her şeye adapte oldu

Koca Kafa çok güçlü bir karaktere sahip. 2 yıldır birlikteyiz ve onu tanıdığımdan beri hiç pes etmedi. Sağlıklı bir kedi gibi davrandı. Onun böyle güçlü olması beni çok mutlu ediyor. Oyuncaklara bayılıyor, mamasını çok seviyor. Hayat dolu. Oyuncaklarımız en fazla iki gün dayanıyor. Oyuncak farelerle oynayınca kendinden geçiyor. Haşlanmış yumurta, yoğurt ve kefire de bayılır. Ama meyveleri pek sevmiyor. Oda spreyi, ıslak yerler de sevmediklerimiz arasında. Suyu da çok sevmediği için her gün alt yıkama seanslarımız onun için tatsız oluyor.

Engelli bir kediyle yaşamın zorlukları sizce neler?

Sürekli bir kişinin onunla ilgilenmesi gerekebiliyor. Genelde kedileri çok ilgilenilmediği için köpek yerine tercih eden insanlar oluyor ama engelli bir hayvan bunların ötesinde bir durum. Sabah uyandığımda çişini ben yaptırıyorum. Kakasını yapması için masaj yapıyorum. Arka bacakları hareket etmediği için fizik tedavi uyguluyorum ve belirli hareketler yaptırıyorum. Ki bunların gün içinde tekrarlanması gerekiyor ve gece yatmadan yine yaptırılması gerekiyor. Bunlar kesinlikle zorluk değil, çünkü sevgi olduktan sonra hiçbir şey zor gelmiyor ama engelli bir kedi ya da köpek sahibiyseniz sorumluluklarınız daha fazla oluyor. Güzellikleri ise tarifsiz… Onun tüm zorluklara rağmen mücadele etmesi benim hayata bakış açımı değiştirdi. Onu yürüteçle dışarıda gezdirdiğimde, onunla oyun oynadığımda, ona masaj yaptığımda rahatladığını gördüğümde hissettiklerim anlatılamaz. Onun mutluluğu anlatılamaz… Koca kafa gerçekten çok iyi niyetli bir kedi. İnsanları ve hayvanları çok seviyor. İnsanlar onu sevince çok mutlu oluyor. En yakın arkadaşı da beraber yaşadığımız köpeğimiz Haçi. İkisi çok güzel anlaşıyor. Kedileri de çok seviyor, hiç saldırganlığı yok ama beraber yaşadığımız diğer kediler Koca Kafa gibi değil o yüzden onlarla pek iyi anlaşamıyor.

Peki engelli hayvan sahipleneceklere ve engelli hayvanlarını terk edenlere neler söylemek istersiniz?

Engelli hayvan sahiplenecekler, eğer bakabilme imkanları ve zamanları varsa sahiplensinler. Böylece hem o hayvanın hayata tutunmasına destek olacaklar hem de kendilerini çok mutlu ve huzurlu hissedecekler. Onlara muhtaç olan bir can var ve o can sahiplenilmezse uyutulma ihtimali daha yüksek olduğu için onları ölümden kurtarmış olacaklar…

Engelli canları terk edenlere söylemek istediğim çok şey var aslında ama ben onlara ne desem beni anlamayacaklar… Ben onları vidanları ile baş başa bırakıyorum demek istiyorum ama hangi vicdanlarına bırakmış olacağım bilmiyorum. Ne yazık ki engelli hayvanların yaşam şansı çok az. Onlara destek olan, patilerinden tutan çok az insan var. Engelli hayvanlara imkan tanınmıyor. Engelli bir hayvan için ilk düşünülen yaşamaları değil, uyutulmaları oluyor. Çok üzücü…

 

 

 

2007-2012 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nde eğitim gören Yağmur Ağcaoğlu, Bobby ve Yosun adında iki köpek ve Bıdık adında kör kedi sahibidir. Mezun olduktan sonra hayvan sağlığı dergilerinde Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yaptıktan sonra Kalbimdeki Patiler sitesini kuran Ağcaoğlu, yaptığı sosyal sorumluluk projeleri ile dikkat çekmektedir. Ayrıca çocuklar için hazırlanmış ilk Köpek Irkları-1 çocuk kitabını çıkarmıştır.