“Hayvan sahiplenmek çocuk sahibi olmak gibi, sorumluluk ister, emek ister, zaman ister” diyen genç ve başarılı oyuncu Nazlı Senem Ünal ile çok keyifli bir röportaj yaptık. İşte Nazlı Senem Ünal ile kedisi Gırgır ve sokaktaki canlar hakkında yaptığımız röportajımız:
Öncelikle hayvan sevginizle başlayalım… Ailenizden gelen bir duygu mu?
Tabii ki her şey ailede başlıyor. Ben kendimi bildiğimden beri etrafım sokak hayvanlarına yardım eden, onları seven, onları koruyan insanlarla dolu. Bu sevgiyle büyüdüm. 2 yıldır da bir kedim var. Adı Gırgır. Ayrıca 10 yıldır da bir köpeğim var. Onun da ismi Kavun. Ailem sayesinde ben Kavunla büyüdüm diyebilirim. Ailem Bursa’da yaşadığı için Kavun da Bursa’da kaldı tabii. (Çok özlüyorum ama yapacak bir şey yok. ) Bu ortamda büyümüş bir çocuğun hayvanları sevmemesi nasıl mümkün olur? Tabii ki ailelerimizin de bu konuda çok büyük etkisi var.
İlk defa bir kedi sahibi olmanın zorlukları neler?
Onun karakterini anlayana kadar başta zorlanabilirsiniz. Korkabilirsiniz. Korkmak daha doğru kelime oldu galiba 🙂 Çünkü siz televizyonda izlerken birden elinize atlayan bir tip olacak artık hayatınızda. Sizi çoğu zaman yerinizden sıçratacak. Ben Gırgır’dan hala korkuyorum. Ne zaman ne yapacağı hiç belli olmuyor. He bir de… Artık orası sizin eviniz değil. Onun evi. Bunu unutmayın. Hiç otorite kavgasına girmeyin ve bu durumu kabul edin. Artık siz kendi evinizde misafirsiniz 🙂 Onu tanıdıktan sonra hiçbir zorluğu kalmıyor merak etmeyin. Sadece kedi evini seven ve çok ev değiştirmek istemeyen bir canlı. Yatılı olarak bir yere gitmek istediğinizde bu sizi düşündürecek. Onu evde yalnız bırakmak zorunda kaldığınızda aklınız hep onda olacak. Benim hala aklım onda kalıyor. Çok sık başka bir yerde kalamıyorum bu yüzden. Bu sadece bana özgü de olabilir. Gırgır’a fazla düşkünüm çünkü. İlk başlarda evin içinden gelen takur tukur seslerden irkilip uykunuz kaçabiliyor, acaba evde biri mi var diye kalkabiliyorsunuz. Ama bakıyorsunuz ki o sesleri kediniz çıkarıyor. Sonra bu duruma öyle bir alışıyorsunuz ki. Evi yıksa uyanmazsınız… O derece 🙂
Hayvan sahibi olmanın güzelliklerinden bahsedelim biraz da…
Çok güzel bir his. O benim hem oğlum hem yol arkadaşım. Bunu sanırım sadece hayvan sahibi olanlar anlayabilir. Çok başka bir sevgi. Gelip koynunda yatıyor mesela… Aşırı huzur verici… Tatlı tatlı uyuduğunu izliyorsun… Çok huzur verici. Oyun oynarken dengesini kaybedip düştüğü zamanları görüyorsun, gülüyorsun. Huzur verdiği gibi eğlenceli de aynı zamanda 🙂 Eve geldiğinde seni karşılayan, sana sırnaşan biri var. Elini buzdolabına attığında bacaklarının arasında dolanmaya başlayan biri. Kısaca çok güzel bir his. Tarif edilebilecek bir his değil açıkçası.
Peki siz kediniz ile nasıl tanıştınız?
Teyzem kendi evinin önündeki hemen hemen tüm kedileri düzenli olarak besliyor. Hatta bazıları istediğinde eve giriyor, istediğinde çıkıyor. O hale geldiler. Gırgır da o kedilerden birinin yavrusu. Teyzem, kedinin hamile olduğunu fark edince evde bakmaya başlamış bir süre. Sonra Gırgır doğmuş. Bize de yavruların fotoğraflarını gönderince “Teyze sakın sokağa bırakma tekrar, birini ben sahiplenmek istiyorum.” dedim ve emzirme süreci bittikten sonra Gırgır ile benim hikayem başlamış oldu. Tam 2 yıldır benimle kendisi.
Gırgır’ın karakterine değinelim, neleri sever, neleri sevmez? Başka kedi ve köpeklerle iletişimi nasıldır?
Gırgır çok hareketli bir kedi. Aşırı meraklı ve tabii çoğu kedi gibi her nesneyi yere atma eğilimi var 🙂 Gözleri fıldır fıldır. Asla yerinde duran, uyuyan, miskin bir kedi değil. Çok oyunbaz. Ben uyuduğumda uyanır, ben uyandığımda sakinleşir genelde🤣 Uykudan bile kıskanıyor beni sanırım. Hep onla ilgileneyim istiyor, tabii “O” istediği sürece. Çünkü o bir KEDİ 🙂 Poşet gibi hışır hışır ses çıkaran her nesneye ilgisi var. Buzdolabının üzerine pusu kurup önünden geçenlerin kafasına vurmayı çok sever. İnanır mısınız bilmiyorum ama saklambaç oynamaya bayılıyor. Önce o saklanıyor ben buluyorum, sonra hemen ben saklanıyorum o buluyor ve kaçıp tekrar saklanıyor. Bu süreç ben yorulana kadar devam ediyor. Ona kalsa saatlerce bu oyunu oynayabiliriz. Bir de ‘kayıt top” oyunumuz var. Topu atıyorum, geri getiriyor. İlgilenmezsem patisiyle koluma vurup ‘hadi getirdim, tekrar at’ diyor. Garip 🙂
Günümüzde veteriner hizmetleri hakkında neler söylemek istersiniz?
Acil durumlarda saat kaç olursa olsun ulaşabileceğiniz birileri var. Bunu bilmek çok güzel. Ulaşılabilir olmaları çok önemli. Bunun dışında sokakta bulduğum yaralı çok hayvanı kliniğe götürdüm. Hiçbir masraf bile talep etmediler. Tabii bu kişiden kişiye göre değişir ama hayvanları seven biri hayvanları iyileştirmek ister. Yani veteriner hekim olmak ister. Bunu ticarete dönüştüren insanlar vardır mutlaka. Benim aklım almıyor. Belediyelerin veterinerlik hizmetlerine gelince… Bence çok iyi çalışıyorlar. 7/24 hizmetleri var zaten. Sokakta gördüğüm birçok hayvan için onlarla da iletişime geçme fırsatım oldu ve çok çabuk müdahale ettiler. Bunun dışında maddi yardım kabul etmemeleri çok tatlı bir hareket. Para istemiyoruz onlar için mama istiyoruz diyorlar. Yani yardım etmek istiyorsan mama al, ameliyat ya da bakım masraflarını karşıla… Takdir ediyorum.
İnsanların hayvanlara bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsanlar önce hayvanların yaşadıkları yere yerleştiler, sonra da ‘ASIL’ onlara ait olan yerlerde onları istemez oldular… Kısaca böyle… Ama bunun aksine onlar için çok çaba harcayan, onları korumak için birçok şey yapmaya çalışan insanlar da var. İyi ki de varlar, iyi ki de varız…
Hayvan sahiplenmek isteyenlere önerileriniz?
Öncelikle çok iyi düşünmeliler. Hayvan sahibi olmak çok büyük bir sorumluluğu beraberinde getiriyor. Hayvan sahiplenmek için “Çok tatlılar, çok seviyorum” yeterli bir cevap değil bana göre. Çocuk sahibi olmak gibi düşünün. Tüm bakımı size ait. Sürekli oynamanız, ilgilenmeniz gerekiyor. Çoğu zaman hayatınızı ona göre planlamak durumundasınız. Bütün bu sorumluluğun altından kalkabileceğinize inanıyorsanız anca o zaman sahiplenin.
Eklemek istedikleriniz…
Hayvanlar çok tatlılar, çok güzeller, çok masumlar… Biliyorum ama bugün bunlar bir hayvan sahiplenmek için yeterli değil. Lütfen unutmayın. Hayvan sahiplenmek, çocuk sahibi olmaya karar vermek gibi zor ve düşünülmesi gereken bir karar bana göre. Bu sorumluluğu kaldırabileceğinize inanıyorsanız hayvan sahiplenin. Çok insan var önce sahiplenip sonra bakamayacağını anlayıp bırakan. Yapmayın, onlar çok üzülüyor sonra. Bu benim için çok hassas bir konu. O yüzden tekrar belirtmek istedim. Bir arkadaşım var. Çok yoğun çalışıyor, eve bile çok nadir gidebiliyor ve geçenlerde bana “Köpek sahiplenmek istiyorum.” dedi ve çok kızdım. Bana çok bencilce geliyor, bilmiyorum. Siz kolay kolay anne, baba olmaya karar verebiliyor musunuz?