İnsanın kalbine dokunan yüzlerce eserin raflarda eskimesi, hak ettiği değeri görememesi beni gerçekten üzüyor. Okumadan kendimizi geliştiremeyeceğimiz, ufkumuzu genişletemeyeceğimiz bu kadar açıkken teknolojiyle birlikte kitapların raflara kaldırılması, günümüzde okunma oranlarının da giderek düşmesine sebep oluyor maalesef. Fakat buna rağmen birçok yazar, okurları için yeni hikayeler yeni kitaplar yeni romanlar yazmaya devam ediyor. Elif Tezcan gibi… Belki aranızda kendisini tanımayan hayvanseverler olabilir.
Tezcan, çiçeği burnunda, yaşam hakkına yönelik projeler üreten bir iletişimci… Ayrıca, hep yanıbaşımızda olan, sokakların zor şartlarından kurtarılan hayvanları ve sahiplerini fotoğraflamak ve yaşam öykülerini paylaşmak için “Duy, gör, hisset” adlı kitabını bizlere sunmuş olan bir hayvansever. Farklı kuşaklardan, farklı sektörler ve farklı öykülerden gelen isimlerle bir araya gelerek serüvenlerini bizlere aktarmaya çalışan Tezcan, inanın birçok insanı tekrar kitaplara yönlendirecek ve okumaya heveslendirecek bir kitap yazmış. Ben, ilk çıktığında kendi imzasıyla gönderdiği “Duy, Gör, Hisset”i okurken hikayelerde kaybolmuştum. Her okuduğum hikayede kahramanların yerine geçmiş ve onları daha yakından anlamaya çalışmıştım. Belki böyle hikayeleri yakından gören biri olarak ilk defa kitap olarak okumak, belki de konuların gerçekliğinden dolayı bu kadar etkilenmiştim, hiç bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki bu kitap başucunuzdan ayırmayacağınız ve her defasında okumak isteyeceğiniz bir kitap! Tabii ki romanlardan, baş yapıtlardan çok farklı ama insanın kalbine dokunuyor. En iyisi, sokak hayvanlarına dikkat çeken “Duy, Gör, Hisset”i yazarı Elif Tezcan’dan dinleyelim, ne dersiniz?
“Farkına vararak, farkındalık yaratabilmek”
Kaza sonrası terk edilen, şiddete maruz kalan ve sokaklarda zor koşullarda yaşamaya çalışan sokak köpeklerinin ve sokağa bırakılan ev köpeklerinin yeni yaşamlarına nasıl kavuştuklarını bizzat sahiplerinden dinleyerek kitap haline getiren Elif Tezcan; “Kendimi bildim bileli doğaya, yaşama ve içindeki canlılara karşı hassas oldum. Fotoğraflara ve yazmaya olan tutkum bu hassasiyet ile birleşince ortaya böyle harika bir proje çıktı. Fotoğraf, yazı tutkum ve hayvan sevgimi birleştirerek, hayata dair, tümü iyi insanların öyküleri ile bir albüm hazırlamak için çıktığım yolda, yaklaşık bir buçuk yıl boyunca sabır ve inançla çalışmalarımı sürdürdüm. Köpeklerle çekim yapmak oldukça zor. Onların pozlarını yakalayabilmek için neler yaptım neler… Kalbinize dokunacak hikayelerine tanık olmanız için elimden geleni yaptım. Ve inanın değdi…” diyerek sözlerine başlıyor.
Sokaktaki hayvanlara farkındalık yaratmak ve paylaşıldıkça artan mutluluk ve dostluk hikayelerini okuyucularla buluşturmak için kaleme aldığı kitabı için Tezcan ayrıca; “İnanın barınaktaki ve sokakta canlarımızın şartları çok zor. Bilinen gibi değil. Sahiplenmeyi kurtarılmayı bekleyen her türden köpek var orada. Küçüğü, büyüğü, genci, yaşlısı… Umarım onlara destek veren gönüllü kuruluşlarımıza katkım olur. Çok zor şartlarda yaşam savaşı vermenin izlerini gördüm. Dışarıdakilere de yardım edin çağrıları hissettim. “Bizi sahiplenin, mutluluğunuzu artıralım” dercesine bakan köpekler gördüm. Sokaktan kurtarılarak sahiplenilen hayvanlar, tekrar sokağa bırakılmak korkusuyla sahiplerine daha sıkı sarılıyorlar. Daha uslu, daha sevecen daha “razı” oluyorlar. “Evdeki kediyle yaşamam gerekiyorsa, tamam yaşarım benden önce evde olan köpekle iyi geçinirim, yeter ki tekrar sokağa bırakmayın” diyenleri duydum.” diyor. Belki bu kitabı yazarken, hikayeleri hazırlarken en az sahipleri kadar etkilenen biridir Tezcan. Böylesine güzel 45 hikayeyi bizlerle buluşturduğu için teşekkürler. Dilerim gelirinin sokak hayvanlarına destek olarak döndüğü “Duy, gör, hisset” çıktığı günki gibi heyecanla okunuyordur…