Hayvan psikolojisi ile başlayacak olursak, insanlardaki durumu bilmemekle birlikte, hayvanların da duygusal olarak olumlu ya da olumsuz etkilenmeleri mümkün, özellikle tüm etkileşimler ve duygu durumları çok dinamik/hareketlidir. Bu beynimizin yönettiği stres ve rahatlık hormonlarıyla bazen çok kısa sürede bazı durumlarda da aylar hatta yıllar içinde değişebilecek bir duygu-psikoloji değişimi mümkün oluyor. Bu değişimler arasındaki zaman, şiddet, etkilenme ile ilgili farklılıklar genellikle bireysel olarak hayvanın duygusal ve stres, korku, kaygı gibi duygulardan etkilenebilirliği ile ilişkili oluyor, bizim için de bu bireysel durumlar %15 kadar genetik yani aileden aktarılıyor, geri kalan %85’i çevresel durumlardan etkileniyor. Bunun için de beslenmeden, yaşam alanına, anne karnındayken annenin stresine/beslenmesine, beyin gelişim süreci olan hassas dönem gibi birçok faktöre bağlı oluyor. Buna ek olarak da fiziksel ya da psikolojik şiddet unsurları hızlı ya da yavaş hayvanın psikolojik durumunu mutlaka etkiliyor.

Sürekli işte olan hayvan sahipleri pandamı döneminde evde daha çok zaman geçirmeye başlayınca peki bu psikoloji nasıl etkilendi dersiniz?

Aslında karantina hem dezavantaj hem de bir avantajdı, bunu tam neredeyse 1 yıl önce de dile getirmiştik, çünkü kedi ve köpeğinizle iyi vakit geçirmek için zamanımız vardı, ama arası bozuk, çatışmalı olan insan-hayvan etkileşimi söz konusuysa iki taraf için de yıpratıcı olabilecek bir süreç ne yazık ki. Bu dönemde hayvanlara, türlere özel, bireysel tercihleri dikkate alınarak yaşam alanları, aktiviteler hazırlanmalıdır. En azından yemek yerken bile günlük bir zihin-fizik egzersizi yapacak, koku aktiviteleri, arama bulma oyunları oynamış olacaklar. Bunun yanı sıra, “zaten evdeyim, sıkılıyorum, kedim/köpeğim beni eylesin” ne yazık ki doğru bir yaklaşım değildir. Ne bu dönemde ne sonrasında… Hayvanların bizi mutlu etmek gibi bir yaşam hedefleri yok, onlarla birlikte mutlu olmayı, onları mutlu edebilmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bazen hayvanlar uyumak, dinlenmek ve yaşa bağlı olarak bireysel zaman geçirmek isteyebilirler, onları zorla sevmek, zorla oyuna yönlendirmek mutsuzluklarına, çatışmaya neden olacaktır.

Büyük etkinlikler için küçük adımlarla başlanmalı…

Mesela kedimiz köpeğimiz bizimle vakit geçirsin istersek, çevremizde sakince vakit geçirdikçe onlara sözel ve gıda ödülleri vermek çatışmaları azaltıp, sağlıklı bir bağ kurmak için iyi bir başlangıç olacaktır.

Peki tekrar işe dönünce durumlar nasıl değişecek?

İşte bu da oldukça önemli bir konu. Yeniden evde olunmayan hayata dönmek iki taraf için yeni bir düzen olması sebebiyle mutlaka stres oluşturacaktır, ama stres her zaman kötü bir şey demek değildir! Bunu unutmamak lazım, stres hayvanlar için de hayata tutunma mekanizmasıdır, fakat stresin aşırı ve uygunsuz zamanlarda, bağlamdan kopuk ortaya çıkıyor olması asıl sorundur. Evden ayrılıklarda hazırlık yapmadan hemen önce hayvanlarımızı gıda ile rahatlatmak ve evde olmadığımız zamanlarda vakit geçirebilmeleri için yaşam alanlarını düzenlemek ve aktivite yapabilmeleri için oyuncaklar bulundurmak çok işe yarayacaktır. Eve dönüşlerde çevreye idrar-dışkı yapmak, eşya parçalamış olmak ya da insan ya da insanlar evden ayrılırken ya da yokken havlama-miyavlama gibi aşırı vokalizasyon durumlarında hayvanlara kızmak, bağırmak, ceza vermek sorunu artıracak ve hayvanları mutsuz edecektir.

Daha çok sevgi!

Bu dönemde daha çok sevgi ayrılık kaygı bozukluğunun çözümü için çok gereklidir, unutulmamalı ki bu durum sevgi ya da şımarıklık sorunu değil, güvensiz bağlanma ile ilgili bir durumun yarattığı panik atak benzeri ya da diğer kaygı bozukluğu davranışları ile ilişkilidir. Bu nedenle keyifli vakit geçirmek için, saatlerce yürüyüşler yerine 10 dakikalık zihin ve fizik egzersizleri, stresi azaltacak klasik müzik ve yaşam alanı düzenlemeleri (tüylü yataklar,-eşya parçalayanlar dikkat etmeli-), hayvanların ilgisini çeken beslenme oyuncakları, feromon terapi, masaj ve sınırsız sevgi çoğunlukla çok daha iyi gelecektir.

Pandemi döneminde hayvan psikolojisi hakkında konuştuklarımızı uygulamanıza rağmen özellikle köpek ya da kedilerin rahatlamasında değişiklik olmadığı durumlarda hayvanların psikolojik-davranış bozuklukları için resmî ve akademik olarak tek yetkili olan veteriner hekimlerden profesyonel destek almaktan çekinmemek gerektiğini vurgulamak istiyorum.